İslam'da Mutlu Evliliğin Sırları

EVLİLİK ÖNCESİ;


Güzellik izafidir. Çok güzel eş aramayın, sadece "kIvIlcIm almanIz "yeterlIdIr! "Bu kIşI Ile bir ömür geçer, dIş görünüşü ItIcI gelmedI " denemIz yeterlIdIr. Çünkü güzellIk ön planda yapIlan evlIlIklerIn ömrü en çok bIr yIldIr.

Eş adayInda IkIncI önemlI konu: karakter meselesIdIr! CImrI mI, kompleks sahIbI mI, pIsIrIk mI, doyumsuz mu, gösterIş meraklIsI mI, ... Tüm aranan huylarIn bir kişide toplanması imkansız ama asgari özellikler mutlaka olmalı ve bu önceliklerinizi iyi tetkik etmelisiniz!

Evlilik öncesi detaylI konuşulmalIdIr; hayattan beklentIler, ev, eşya, çocuk...

Evlenmeden önce tüm eşyaların alınmasında ısrar edilmemelidir, zamanla alınan eşyalar daha değerli olur, eve renk getirir. Öncelikli olanlar alınmalıdır başta, sonra ikinci öncelikliler...

Herkesin kusuru vardır. Bunları gözünüzde büyütmeyin. Ama mutlaka evlilik- hatta nişandan hemen önce - muhatabınızı bu konuda bilgilendirin. O da insandır ve onunda mutlaka eksiklikleri vardır.

Kusursuz eş arayan eş bulamaz; Evlenmek konusunda görüştüğü hanım adayına; Ben Hz Aişe gibi bilgili, Fatıma gibi iteatkar, şu sahabi hanım gibi şöyle ...bir kadın arıyorum diyen erkeğe, hanım kızımızın cevabını asla unutmayalım: " Ben tabii Hz Aişe gibi olurum sen Hz Muhammed (SAV) gibi İslam'ı yaşarsan, ben tabii Hz. Fatıma gibi olurum, sen Hz Ali gibi olursan....vs" Kısaca fazla ütopik olmayan ama hayatın temeline İslam'ı koyan eş adayları aramalıyız! Mütesettir hanım kızlarımızın İslamî hassasiyeti olmayanlarla evlilikleri ne yazık ki zamanla çatışmalara neden olmaktadır - ki tersi de aynen söz konusu! - Yani dünyaya aynı pencereden bakmak önemli!


EVLİLİK SONRASI:


ÖNCELİKLE EVLİLİĞİN BİR KARŞILIKLI - ALAN VE HAK - SAVAŞI OLMADIĞINI AKSİNE HAYATIN HER EVRESİ İLE - ZORLUK VE MUTLULUKLARIN - PAYLASIMI OLDUĞUNUN BİLİNDİĞİ !

HANIMININ KENDİSİNE ALLAH'IN BİR EMANETİ OLDUĞUNU , AHİRETTE KENDİSİNDEN SORUMLU TUTULUP HESABA ÇEKİLECEĞİNİN UNUTULMADIĞI,...

ÖLÜMÜ - AYRILIĞI - UNUTMAYAN, DOLAYISI ILE BERABER GEÇİRİLEN ZAMANIN KIYMETİNİN BİLİNDİĞİ ,...

ARADA KÜÇÜK HEDİYELER İLE BİRBİRLERİNE DEĞERLİ OLDUKLARININ HATIRLATILDIĞI ( İLTİFAT, TATLI BİR SÖZ, ÇİÇEK, GÖRECEĞİ YERE BIRAKILAN BİR MESAJ, E-MAILINE GÖNDERİLECEK BİR E-KART, CEP TELEFONUNA GÖNDERİLEN BİR MESAJ...)

EŞTE ARANAN EKSTRA ÖZELLİKLERİN ÖNCE KENDİNDE ARANDIĞI ... BİR EVLİLİK ....!

BAŞKALARINA GÖSTERİLEN FEDAKARLIK, SORUMLULUK VE SADAKATİN EŞLERDEN ESİRGENMEDİĞİ...

İŞYERİNDE MAKYAJLA, PARFÜMLE, GÜLER YÜZLÜ KADINLARLA ÇALIŞAN ERKEKLERİN HANIMLARININ ,GÜLER YÜZ VE YAKINLIĞI EŞLERİNE GÖSTERMELERİ VE ONLARA KAPILMASININ ÖNÜNE GEÇİLMESİNİN GEREKTİĞİNİ , AKŞAM EVE GELDİKLERİNDE GÜLER YÜZLE, ÖZENLE GİYİNMİŞ OLARAK EŞİNİ KARŞILAYARAK KARISINI GÖRÜNCE, ERKEĞİN İÇİ MUTLULUKLA DOLACAK, HER GÜN BİR AN ÖNCE EVE GELMEK İÇİN CAN ATACAK OLDUĞUNUN BİLİNDİĞİ ...

ERKEĞİN HANIMINA VAKİT AYIRMASI ŞART OLDUĞUNU , HAFTA SONLARINI MUTLAKA EŞİYLE GEÇİRMEYE GAYRET ETMESİ GEREKTİĞİNİ BİLEN ...

BAŞKASINDA CAZİP GİBİ GÖRÜNEN ÖZELLİKLER KENDİ EŞLERİNDE DE VAR OLDUĞUNU HATTA EŞİNİN BİR ÇOK ÜSTÜN ÖZELLİKLERE DE SAHİP OLDUĞUNUN BİLİNDİĞİ ,YETER Kİ ARADA İYİ İLETİŞİM KURULSUN, KARŞILIKLI SEVGİ VE SAYGI MUHAFAZA EDİLSİN HER ŞEYİN DAHA GÜZEL OLACAĞININ KAVRANDIĞI...

HAYAT MÜCADELESİNDE ÇİFTLERİN BİR BEDEN,BİR KAFA VE BİR GÖNÜL OLARAK HAREKET ETMELİSİ GEREKTİĞİNİN FARKINDA OLAN , AİLE YUVASININ BİR KİŞİNİN KALDIRAMAYACAĞI KADAR AĞIR BİR SORUMLULUK OLDUĞUNUN FARKINDA OLAN ...

AİLEDE MEŞRU ZEVKLERİN VE HAZLARIN ÖNÜNÜN AÇILMASI, BU KONUDAKİ ENGELLER KALDIRILMASININ GEREKTİĞİNİ BİLEN ...

AİLEDE KADINLARIN KENDİLERİNİ CİNSEL KONULARDA İFADE ETMEDE DAHA ÇEKİNGEN OLDUĞUNU KABUL EDEREK, ERKEKLERİN EŞİNİN CİNSEL İLİŞKİLERİ İLE İLGİLİ DÜŞÜNCESİNİ , İSTEKLERİNİ ÖĞRENMEYE ÇALIŞMASI , BU KONUDA İLK ADIMIN ERKEK TARAFINDAN ATILMASI GEREKTİĞİNİN FARKINDA OLAN...

ERKEKLERİN CİNSEL DOYUMA DAHA KISA SÜREDE ULAŞIRKEN, KADINLARIN DOYUM İÇİN DAHA UZUN SÜREYE İHTİYAÇ DUYDUKLARINI , CİNSEL BİRLİKTELİKTEN ÖNCE MUTLAKA KADININ BUNA HAZIRLANMASI GEREKTİĞİNİ BİLEN...

AİLEDE AÇIK VE ŞEFFAF OLUNMALIDIR.İÇİNE KAPANMA YERİNE DİREKT VE AÇIK BİR İLETİŞİMİN ŞART OLDUĞUNUN FARKINDA OLAN ...

AİLE ÜYELERİNİN ZAMAN ZAMAN GEZİ,ALIŞ VERİŞ ,PİKNİK , YÜRÜYÜŞ, KONFERANS VE SİNEMA GİBİ SOSYAL VE SANATSAL ETKİNLİKLERE BİRLİKTE KATILMAYI ADET HALİNE GETİRDİĞİ...

ÇOCUKLARA EVLE İLGİLİ SORUMLULUKLAR NE KADAR ERKEN VERİLİRSE, SORUMLULUK DUYGUSU O KADAR ERKEN GELİŞECEĞİNİ, ÇOCUKLARA MASASINI DÜZELTME, YATAĞINI TOPLAMA, MASADA YİYİP- İÇME, EKMEK ALDIRMA GİBİ GÖREVLER VERİLEREK, SORUMLULUĞA ALIŞTIRMAYA, YAŞLARI İLERLEDİKÇE BU SORUMLUKLARIN ARTIRILMAYA BAŞLANDIĞI...

EV HANIMININ KAYNANASINA " ANNECİĞİM, SEN SU YEMEĞİ, İŞİ ÇOK GÜZEL YAPIYORSUN...BEN SENİN GİBİ YAPAMIYORUM, ..." DİYEREK ONUN GÖNLÜNÜ ALMAYA, ONLARA İLTİFAT ETMEYE, ONLARA İLTİFAT EDECEK BİR KONUYU MUTLAKA BULMAYA ÇALIŞTIĞI ...

KISACA ; EVLİLİĞE, GENÇLİĞİN ZEVKLERİ VE BEKLENTİLERİ GÖZÜYLE BAKANLARIN , ASLA EVLİLİK YUVASININ ZEVKİNE VE HAZZINA VARAMAYACAĞININ BİLİNCİNDE OLAN, ANCAK EVLİLİĞİ DÜNYA VE AHİRET BİRLİKTELİĞİ ÜZERİNE KURANLARIN EVLİLİĞİNİN MUTLU BİR EVLİLİK OLACAĞININ UNUTULMADIĞI EVLİLİK MUTLU BİR EVLİLİKTİR !




ACEMİCE VE BİLİNÇSİZCE EŞ SEÇİMİ YAPILIYOR

Adeta "Hele bir evlenelim de o zaman doğruyu ve yanlışı anlarız." mantığı hakim pek çok evlilikte. Düşünün bir kere trafikte bir araç kullanabilmek için aylarca kursa gitmek gerekiyor, bir çocuğa tarih dersini anlatabilmek için ise üniversite bitirmek. Ama eş seçip evlenmek ve dünyaya çocuklar getirip onları yarınlara hazırlamak için ne kadar az şey gerekiyor. Daha birlikte yaşamanın anlamını ve sorumluluğunu bilemeden bir ömrü birlikte yaşayacağı insanı seçiyor. Sonra da deneme yanılma süreci başlıyor. Olmadı hadi bitirelim bu evliliği deniliyor ve mutluluklar başka bahara kalıyor.



ORTAK FİKİR VE DÜŞÜNCEYE DİKKAT EDİLMİYOR


Evlilikler sadece çiftlerin haz duygularını tatmin alanı değildir. Bizim inanç ve kültürümüze göre evlilik ve aile hem bu dünya hem de ahiret hayatının kazanımları için yapılır. Yani insanlar yaşadığı birliktelikle ve yetiştirdiği yeni nesillerle bu dünyada ve ahirette mutlu olur. O nedenle seçilen eşin ahlaklı ve inançlı olması da önemlidir. Bir zamanlar (eli yüzü düzgün biri, helal süt emmiş biri) ile bu kastedilirdi. Şimdilerde bu kaçıncı sıralarda acaba? Bizim için ailelerde olması gereken; saygı, sevgi, vefa, edep, hoşgörü, samimiyet, itaat duygusu ve namus anlayışı acaba ne kadar anlamlı bir şekilde bilinip yaşanıyor?



YENİ EVLİLER ARTIK HER ZORLUĞU YALNIZ AŞMAK ZORUNDA


Yeni evliler adeta evlenir evlenmez kendi başlarına kalıp her zorluğu kendi başlarına çözmeye çalışmakta ve çoğu zaman basit sorunlarda ciddi sıkıntılar çekmektedir. Önceden aile yapımız eşlerin aile büyüklerinin adeta koruma bariyeri ve kılavuzluğu ile sığ suları kazasız belasız atlatabiliyorlardı. Gün geliyordu koca aile büyüğü tarafından nasihatle uyarılıyordu. Eşin ve çocukların zarar görmesi engelleniyordu. Gün geliyordu evin kadını çocuk yetiştirme konusunda aile büyüğünün engin tecrübesini yanında hissediyordu. Şimdilerde basit bir sorun zamanında çözülemeyince bir ailenin sonu olabiliyor.



EŞLER BİRBİRLERİNE YETERİNCE ZAMAN AYIRMIYOR


Adeta insanlar birbirlerinden kaçmakta. En basitinden aile bireyleri birlikte olabildikleri en değerli vakitlerini televizyon karşısında, internet başında ya da kulaklıkla müzik dinleyerek geçirmekteler.Anne ve babalar, çocuk avutmakta kullandığı televizyonun bağımlısı oldu. Akşamları en verimli vakitler daha çok babalar haber izlemekle, anneler dizi izlemekle ve çocuklar ne bulurlarsa onunla yetinerek geçiyor. Evliliklerde kişiler belki fizikî olgunluğa ulaşıyor; fakat kişilik olarak ve sosyal sorumluluklar açısından yetersiz kalıyorlar. Evliliğin sadece zevk ve sefa yönü öne çıkıyor ve insanlar çabuk kırılıp dökülüyor. Karşılaşılan sorunlar bilinçli bir rehberlikle aşılamadığı zaman gereksiz yere büyüyor. Önce aile içi şiddet ve son olarak boşanma yolu seçiliyor. Sonuçta eşler evlilik mi yapıyorlar yoksa evcilik mi oynuyorlar anlayamadan mahkemelere koşuyorlar. (PSİKOLOG Erdal BOYRA - Zaman:01 Temmuz 2009 )




Eşiniz sizin rakibiniz değil hayırhah dostunuz olmalı


Evlilik 'ben'den 'biz'e atılan bir adımdır. Evlenmeden önce gözlerinizi dört açın. Ama evlendikten sonra da bir gözünüzü kapatın. Evlilikte eşler birbirlerinin rakibi değil; rızaya giden yolda birbirlerinin hayırhah dostları olmalı. Eşler akşam eve geldiklerinde kapıda ayakkabılarını bıraktıkları gibi günlük sıkıntıları da yuvalarının önünde bırakmalı ve karşılıklı hatalar örtülmelidir.


Evlilik hayatta yaşanan en önemli süreçlerin başında gelir. Hayatın gayesini anlamadan evliliğin gayesini anlamak mümkün değildir. Kendisini tanıyamamış, rüşdünü ispat edememiş bireylerin kurdukları evlilikler, eşler için perişanlık, millet için ise sonuçları itibarıyla onulmaz bir yaradır. Evlenecek kimseler bu önemli olayda birbirlerinin dış görüşüne ve servetine değil; ruh güzelliği, ahlak anlayışı ve karakter sağlamlığı gibi kıstasları öncelemelidir. Adaylar ve aileler birbirlerini çok iyi tanımalıdır.Eş adayları genelde aynayı önce kendilerine tutup kendi eksiklerinin farkına varmak varken karşı adaydan mükemmellik beklerler ve çıtayı yüksek tutarlar. Evlilik için kusursuz olan bir eşin aranması açmazdır. Çünkü dünyada kusursuz bir insan yoktur. Evlilik öncesi adaylar gözleri dört açmalı fakat evlendikten sonra artık bir gözünü kapamalıdır. Evlilikte eşler birbirlerinin rakibi değil; rızaya giden yolda birbirlerinin hayırhah dostlarıdır. Eşler akşam eve geldiklerinde kapıda ayakkabılarını bıraktıkları gibi günlük sıkıntıları yuvalarına sokmamaları gerekir. Eşler mutluluk hazinesi olan yuva için en azından bir oyuncu kadar kendilerini bir rol değişimine zorlamalıdır. Basit konulardan dolayı eşler birbirlerini üzmemeli. Hz. Peygamber (sas), "Kimse eşine kin beslemesin, zira onun bir huyunu beğenmezse diğer huyunu beğenir." (Müslim, Radâ', 61) buyurur. Karşılıklı sitem ancak dini açıdan olmalıdır. Sabır ön planda olmalı, eşimizin arzu etmediğimiz bir tavrı karşısında onun güzel bulduğumuz ve takdir ettiğimiz yönleri hatırlanmalıdır.Yeri geldiğinde settâr olmalı, karşılıklı kusurlar örtülmelidir. Doğal olarak eşlerin birbirlerinin her isteğini yapmaları mümkün değildir. Çünkü her arzunun karşılık bulacağı yer cennettir. Dünya değil. Zira her isteğin tatmin edilmesi mutsuzluk getirir. Bir kırgınlık halinde ilk adımın karşıdan gelmesi için beklenti haline girilmemeli ve empati yaparak eşimizi anlamaya çalışmalıyız. Çatışma durumunda "Allah'ım ben haklı isem eşime doğruyu; eğer eşim haklıysa bana doğruyu göster!" şeklinde dua etmeliyiz. Özür dilemeden kaçınmamalıyız. Takdir etmekten geri durmamalıyız. Çünkü özür dilemek bize Allah'tan af dilemeyi, takdir etmek Allah'a şükretmeyi öğretir. Asla genel ortamlarda tartışılmamalı, eşimizin umuma açık bir mekânda hata ettiğinde onuru kırılmamalı. Harcamalar önce aileden başlanmalıdır. Hz. Peygamber (sas), "Bakmakla yükümlü olduğu kimseleri ihmal etmesi, kişiye günâh olarak yeter." (Ebu Davud, Zekat, 45) buyurarak aile fertlerini dara sokan her harcamadan sakındırmıştır. Hülasa evlilik "BEN"den "BİZ"e atılan bir adımdır ve öyle olmalıdır. Her aşamada "BİZ"in terennüm edildiği aile, kendi üyelerine olduğu kadar toplum için de bir huzur ve mutluluk kaynağıdır. ( Dr. Mehmet Malkoç:Zaman: 16.03.2011 )





GENÇLER EVLİLİKTEN Mİ KORKUYOR, SORUMLULUKTAN MI?


Yeni nesil evlilik fikrine eskiye kıyasla daha soğuk bakar oldu. Hem kız hem de erkeklerin beklentilerinin değişmesiyle evlilik yaşı da oldukça yukarılara çıktı günümüzde. Düne kadar eş adayında zenginlik, ev-araba, iş-güç, güzellik-yakışıklılık, mezuniyet vb arayan ve bunun için de maddiyatçılıkla suçlanan gençler, “eş adayının olmazsa olmazı” listesine şimdi daha fazlasını ekledi. Mesela kızlar; “Beni taşısın”, “Her konuda bilgili olsun”, “Karizmatik olsun ama maço değil, bana sadık olsun ama layt değil”, “Elektrik alabileyim” diye düşünüyor. Erkeklerde de durum farklı değil. Kızlar gibi açık açık söylemeseler bile erkeler de artık “kendilerini taşıyacak” bir eş arıyor; hem tahsil hem de maddiyat anlamında. Ancak bir yandan ev işlerinden anlayan bir yandan da çalışan, her şeye yeten ve yetişen bir eş beklentisi delikanlıların işini zorlaştırıyor. Bir arada bulunması zor olan bu tarz beklentiler gençlerin evlenme sürecini zorlaştırdığı gibi evlilik hayatını da zora sokuyor. Zira eş adayından Guinness Rekorlar Kitabı’na girebilecek fedakarlık ve sorumluluk isteyen gencimiz, sıra kendine geldiğinde aynı performansı sergileyemiyor. Kendisini taşıyacak bir eş arayan kız ve erkekler taşıma sırası kendine geldiğinde su koyveriyor.


ERKEKLER PRENSES, KIZLAR PRENS BEKLENTİSİNDE


Gençlerin anne babalarının evliliklerini gözlemledikçe onlardan daha farklı bir birliktelik hayal ettiklerini belirten Psikolog Belkıs Ertürk bu durumu şöyle izah ediyor: “İki taraf da yuvayı sahiplenecek, sorumluluğu paylaşacak ve kendisini koruyacak romantik bir ilişki beklentisiyle evliliğe anlam yüklüyor. Fakat bu beklenti sorumluluklar devreye girdiğinde özellikle söz-nişan gibi toplumsal onaylar söz konusu olduğunda erkeklerin karar vermelerini etkilemekte, ekonomik bir yük bineceği endişesiyle kaçınılmaktadır. Genç kızlar ve erkekler evliliği ‘özgürlüğümü yaşayacağım bir hayat dilimi’ olarak tanımlıyorlar. Fakat aileler devreye girdiğinde bu düşüncenin bir hayal olduğunu gerçekliğin daha farklı olduğunu dile getiriyorlar. Erkekler zihinlerinde bir prenses kızlar ise bir prens beklentisi içerisindeler hala.”



“EVLİLİK Mİ BENDEN UZAK OLSUN!”


Modernleşmenin insanı mecbur ettiği tek tipleşmenin sonucu olarak genç, yoğun bir okul koşturmacası, üniversite macerası, iş bulma telaşı, erkeklerin askerliği gibi bir kısır döngüye girdi. Bu öyle bir mekanizma ki, sanki çarkın dışına çıkan kişi hayatını hiçbir şekilde idame ettiremeyecek veya toplum tarafından kabul göremeyecekmiş gibi bir sonuç çıktı. Dolayısıyla evlilik de sisteme feda edilen kurbanlar arasında yerini aldı. Psikolog Ertürk günümüz gençliğinin evliliğe bakış açısının 15-20 yıl öncesine göre oldukça değiştiğini vurgulayarak konu hakkında şunları söylüyor: “Bu değişikliğin sebepleri arasında yaşam şartlarının farklılaşması, toplumsal dokunun değişmesi, televizyon ve dizilerdeki aile hayatlarının ve aile içi çatışmaların çok aleni hale gelmesini sayabiliriz. Toplumsal dokunun değişimi özellikle büyük şehirlerde yaşayan gençlerin birbirlerine bakış açılarını etkilemekte. Çatışmalara tanık olmaları da korku ve endişelerini tetiklemektedir. Korku ve endişeleri yüzünden karar vermekte zorluk çekiyorlar ve evlilik planlarını erteliyorlar. Yaşam şartlarının farklılaşmasıyla birlikte ortalama evlilik yaşı genç kızlarda 25 genç erkeklerde 30 yaşlarında görülmektedir.” Ertelenen planlar sonuçta ilerleyen yaşları ve her şeyin daha da zorlaşmasını beraberinde getirmiş oluyor. En basitinden torun sahibi olacak yaşlarda anne ya da baba olunuyor.


NE NİYETLE EVLENDİĞİMİZ ÖNEMLİ


Ancak tüm kötü örneklere rağmen evliliğin getirilerini düşünmek, niyeti Allah için yapmak daha başta her iki tarafı da olası sorunlardan koruyacaktır. Yahut sorunları aşmada yardımcı olacaktır. Sevgili Peygamberimizin (s.a.v) müjdesine göre: “Evlenen kimse dininin yarısını korur, diğer yarısı için de Allah’a karşı gelmekten sakınsın.” Ayrıca insanoğlunun ölünce üç ameli dışında her ameli kesilir. Öldükten sonra kesilmeyip kendisine sevap getiren amellerinden biri de salih evlat sahibi olmaktır. Evlenmek evlada vesiledir. O halde hayırlı bir evlilik yapmak için niyetlerden biri de salih evlat yetiştirme gayesi olmalıdır. Elbette gençler olarak boy, pos, güzellik, yakışıklılık, maddiyat aranacaktır, istenecektir. Ancak ilk şart ve vazgeçilmez bir özellik olarak bunların üzerinde durulmamalıdır. Nice fidan boylular, kaşı gözü güzeller, dış görünümü ile mağrurlar, kendini beğenmişlikleri, kaprisleri ile karşı tarafı yıldırmışlardır. Üstelik bir kaç yıl içinde sönüp gidecek olan ya da bir hastalığa yakalanmakla bozulacak olan güzelliklere bağlanmak sadece geçici bir heves olarak kalacaktır. Oysa fiziki güzelliği çok da ahım şahım olmayan birçok kız/erkek iç güzellikleri ile eşinin bir ömür boyu sevgisini kazanmış, mutluluğuna mutluluk katmıştır. Ölçü yine dinimizin emirlerinde gizlidir. Her iki taraf için de küfüv yani denklik şartı aranmaktadır. Güzellikte, malda mülkte, soyda, kültürde, sosyal ve ailevi yapıda birbirine uyumlu gençlerin bir araya gelmeleri evliliklerinde daha az sorun yaşamalarına ve yaşadıkları sorunları daha kolay atlatmalarına yardımcı olacaktır.


EVLİLİK BİZİ OLGUNLAŞTIRIR


Evlilik, tasavvufu yaşamaya çalışanlar için nice hikmetlerle doludur. Bunlardan biri de nefisle mücahededir, nefis terbiyesidir. Zira huyları, mizaçları, ilimleri, anlayışları farklı iki ailede yetişmiş olan kişilerin evlenerek bir araya gelmesi durumunda çeşitli konularda anlaşmazlık, fikir uyuşmazlığı görülecektir. Bu gayet normaldir. İşte bu zorluklarla karşılaşanlar için evlilik, önce kişiye kendi nefsini tanıtacak, sonra da güzel ahlakı ve insanlarla iyi geçinebilmenin sırlarını öğretecektir. Eşinin ve çocuklarının haklarını korumaya, üstlendiği sorumlulukları adil bir şekilde yerine getirmeye çalışan kişi menziline çok daha kolay varacaktır. Kısacası evlilik insanı derviş eder, kamil eder. Evlilik insanı Hakk’a yakın eder. Malum tek başına olan insanın kemalatı belli olmaz. (Nurbahar AYDIN:Semerkand Aile. Ocak 2011 )



EvlilIkte sIklIkla karşIlaşIlan sorunlar


Birbirini tanımadan evliliğe adım atmak: Aşk ve sevginin yaşanan sorunları tolere etmeye yeterli geleceğine inanılıyor. Ancak sorumluluklarla birlikte çatışma da kaçınılmaz oluyor. Katı tutumlar, evliliğin bitmesine sebep oluyor. Tahammülün azalması ve sabırsızlık: Sorunlara karşı tahammülün azalması, evliliğin çaba ve emek harcanan bir kurum olduğunun gözden kaçırılması çatışmaları artırıyor. Bekârlık döneminden kopamamak: Bu durum sorumlulukları paylaşmada zorluklara yol açıyor. Evlendikten sonra evine kendini adamak kişi için ne kadar yıpratıcıysa aynı şekilde sorumluluk almamayı da 'ben böyleyim' ile açıklamak ilişkiye ciddi zarar veriyor. Kişinin kendi ailesi ile yeni kurduğu aile sınırlarını koruyamaması: Küçük bir sorunun dahi aile ile paylaşılması ve ailenin de devreye girmesi eşleri birbirinden uzaklaştırıyor. ( Psikiyatri uzmanı Dr. Funda Güdücü: Zaman:30.05.2011)


' Mutluluk' için 14 öneri


1. Tebessüm edin
Evliliklerde en çok yaşanan sıkıntıların başında eşlerin birbirlerine karşı asık suratlı ve somurtkan bir tavır sergilemeleridir. Asık bir surat, baskılanmış öfke ve sıkıntıların su yüzüne çıkmasına yardımcı olur. Asık bir surat negatif enerji yayar. Evinizi soğuk bir ortama çevirir. Halbuki güleryüz ve tebessüm, muhabbetin kaynağıdır. Muhabbet, bizi mutlu edecek yegâne ilaçtır. Eşinize karşı tebessüm göstermek zor olmasa gerek?



2. Eşinizin ellerinden tutun

El ele tutuşmanın stresi azalttığını biliyor muydunuz? ABD?de evli çiftler üzerinde yapılan bir araştırmada eşlerin birbirlerinin ellerini tutmasının sinirlerin fark edilir bir şekilde gevşemesine sebep olduğu görülmüş. Siz de eşinizin elini tutun. Duygularınızın daha rahat ortaya çıktığını göreceksiniz.



3. Sevdiğinizi sözle ifade edin

Sevgiyi ifade etmek kadınlara oranla erkekler için çok daha zordur. Erkekler sevdiklerini söylemezler. Hanımlar da genelde bundan şikayet eder. Halbuki biz Müslümanlara Peygamber Efendimiz?in (sas), ?Mü?min, mü?min kardeşini sevdiğini söylesin.? tavsiyesi vardır. Müslümanlara söylememiz gereken sözleri eşimizden niye esirgeyelim ki? Sevdiğinizi söylemek erkeklere bir şey kaybettirmez?



4. Birlikte dua edin

Eşinizle oturun ve ellerinizi açın, birbiriniz için sesli dua edin. İçinizden geldiği gibi sözcükleri sıralayın. Dua etmek istediğinizden emin değil misiniz? O zaman bunun yerine sahip olduğunuz nimetleri saymayı deneyin. Her gün başınıza gelen üç iyi (büyük ya da küçük) şeyi yazın ve ?Bu iyi şey neden gerçekleşti?? diye sorun. Araştırmalar bunu yapanların üç ay sonra ciddi derecede daha mutlu hale geldiklerini gösteriyor. 30 yıl boyunca duanın gücünü araştıran Harvard?lı bilim adamı Dr. Herbert Benson, bütün dua etme biçimlerinin stresi yatıştırdığını, bedeni sakinleştirdiğini ve şifalı bir gevşeme tepkisi uyandırdığını söylüyor. (Ömrünüzü Uzatın, Sally Brown Optimist)



5. Eve gelir gelmez pijamalarınızı giymeyin

İnsanlar, işe ya da bir gezmeye giderken güzel giyiniyor ve süsleniyor. Ama eve gelince hemen rahatlamayı düşünüyor, pijamalarını giyip öyle oturuyor. Bazı eşler neredeyse uzun süre birbirlerini iyi giyimli görmüyor. Eşler, işleri, dostları için giyindikleri, süslendikleri kadar eşleri için giyinip-süslenmiyor. Erkekler, eve gelir-gelmez pijamalarınızı giymeyin. Hanımlar, eşinizin geleceği saatte siz de neden güzel giyinmiyorsunuz?



6. Bayanların önemli günlerini unutmayın

Hanımlar, evlilik yıldönümü, doğum günü gibi özel günlerde çok hassastır. Hatta ilk tanıştığınız günü, nişan gününü, evlilik kararını aldığınız günü bile sorabilir. Erkekler genelde özel günleri unutmaya meyillidir. Siz en azından doğum ve evlilik yıldönümünü unutmayın.



7. Sevgi mesajları bırakın

Eşinizin görebileceği yerlere sevgi notları bırakın. Evde minik kâğıtlara minik sözler yazıp kimsenin ulaşamayacağı (size özel yerler olursa iyi olur) yerlere bu mesajları bırakın. Sevginizi ifade etmek, bu duygunun beslenmesine vesile olacaktır.



8. Eşiniz için de güzel giyinin

Eşlerin iyi giyinmesi, süslenmesi ve birbirlerine değer verdiklerini hissettirmeleri çok önemlidir. Ama bugün bu ters işliyor. İş ve arkadaşlar için iyi giyinilirken, eşler birbirlerine bu yönde değer vermezler. Siz de haftada bir gün güzelce giyinin; ama dışarı çıkmayın, evde baş başa vakit geçirin.



9. Rica kipiyle konuşun

Emretmek, bütün konuşmalarda emredici bir üslup kullanmak hitap ettiğimiz kişiyi rencide eder. Bu, eşimizse daha da üzücü olur. Emir kipiyle konuşmak yerine, rica etmeyi denemek size ağır gelmemeli. Bu bizden bir şeyleri alıp götürmez. Bilakis bize daha da saygınlık kazandırır. Üstelik eşimizin bizim gerçekten hayat ortağımız olduğunu göstermiş oluruz.



10. Kahvaltıları beraber yapın

Evlilik hayatında eşler arasına iş ve çocuklar girdiğinde karı-kocanın görüşmeleri bile neredeyse asgariye iner. Siz bunun için ailenizin birlikte olduğu zaman dilimlerini iyi değerlendirin. Bu zaman dilimlerinden biri de sabah kahvaltılarıdır. Uyku mahmurluğunu yenip, eşinizle biraz da erken kalkıp kahvaltıda muhabbet etme fırsatı bulabilirsiniz.



11. Dışarıda baş başa yemek yiyin

Aynısı evde daha az maliyetli olur? diye düşünmeyin. Özellikle çocuk sahibi olan çiftlerin en önemli sorunlarından biri, kendilerine vakit ayıramamalarıdır. Bütün gün çocukla işle uğraşmak anne ve babayı yorar. Bir saat de olsa çocukları bir yakınınıza emanet edip, eşinizle dışarıda yemek yemek size güç katacaktır. Aslında ihtiyacınız olan, dışarıda yemek yemek değildir. Ama bu size farklı bir ortamda, yalnız konuşabilme, birbirinize vakit ayırma fırsatı verecektir.



12. Birbirinizi iyi niyet dilekleriyle uğurlayın

Özellikle ev hanımları sabah erken kalkmada zorluk yaşıyor ve eşlerini göndermeyi bir vazife addetmiyorsa, bunu bir daha düşünmeliler. Eşinizi kapıdan uğurlamak onun kalbinin bir yarısını evde bırakmasına vesile olur. Hele eşinize, ?Biz açlığa dayanırız; ama ateşe dayanamayız. Bize helal rızık getir. Allah işini rast getirsin...? demek onu helal kazanca motive eder.



13. Eşinizin ailesine sevgiyle yaklaşın

Eşlerin birbirlerinin aile yakınlarına söyledikleri hoş olmayan sözler, eşlerin duygularını da etkiler. Sizin hanımınızın amcasına ya da hanımınızın sizin ablanıza ima yollu da olsa söyleyeceği sözler, eşlerin kalplerindeki muhabbeti sarsar. Siz sevginize, başkaları yüzünden zarar vermeyin. Eşinizin ailesine gösterdiğiniz muhabbet, eşinizin size göstereceği muhabbeti de artıracaktır.



14. Hitap ederken güzel sözler kullanın

Eşlerin birbirleri hakkında ima edici, itham edici, yargılayıcı, denetleyici sözler sarf etmesi ve bunun davranışlarla da yapılması hep olumsuz sonuçlar doğurur. Eşlerin birbirine güvenini silip atar. Evlilikte güven kalktığı zaman da huzursuzluk başlar. İtham edici tavırlar, ?sen bana göre değilsin? mesajı verir. Bu tavırlar sevgiyi öldürür. ( Zaman Sektöreel, sayı:12 )

Konular